Asperger Sendromu nedir?
Asperger Sendromu (AS) son tanısal sınıflamalarda otizm spektrum bozukluğu içerisinde yer verilen gelişimsel bir farklılıktır. Bu farklılık nedeniyle AS tanılı bireyler genel olarak diğer kişilerle sosyal iletişim kurmada zorluklar yaşarlar ve yaşıtlarına oranla daha az esneklik gösterirler. Ayrıca tekrarlayıcı, takıntılı ilgi alanları, davranış ya da konuşmaları dikkat çeker.
AS tanılı çocuk ve gençler diğerleriyle sözlü iletişime girerler ve zekâ geriliği olmadığı için (dikkat eksikliği hiperaktivite, öğrenme güçlüğü, depresyon vb. gibi eşlik eden durumlar yoksa) okul derslerinde genellikle başarısızlık yaşamazlar. Ancak farklı sosyal durumlara uyumda ve beden dili, mizah ve iğneleyici sözleri algılamada zorluk yaşayabilirler. Pek çoğunda matematik, tarih, uzay, elektronik aletler, fen, otobüs güzergâhları ve saatleri, tropikal meyveler, dinozorlar, filmler, yabancı diller, arabalar, çiçekler, sayılar, hayvanlar gibi özel ilgi alanları vardır. İlgi alanları bazıları için sosyalleşme ve mesleki alanda önemli kazanımlar sağlasa da pek çoğunun günlük yaşamına katkısı sınırlıdır. Çocuğun fazlaca zamanını alarak diğer aktivitelere ayrılabilecek zamanı sınırlandırabilir ya da yaşıtlarıyla devamlı bunları paylaşmak istedikleri için bir süre sonra dışlanabilirler.
AS erkeklerde kızlara göre 3-4 kat daha sık görülmektedir. Olguların çoğunda AS tanısı 5-9 yaşlar arasında konulmaktadır. Bununla beraber daha erken dönemde tanı alan ya da tanının erişkin yaşlara sarktığı bireyler de nadir değildir.
Asperger Sendromu ile otizm arasında fark var mıdır?
“Asperger Bozukluğu” olarak da ifade edilen AS bir önceki tanı sınıflama sistemi olan DSM-IV’te otizmin temel belirtilerini gösteren, ancak zekâ geriliği ve konuşma gecikmesi olmayan bireyler için kullanılmıştı. Son tanı sistemi olan DSM-5’e göre AS ayrı bir tanı olmaktan çıkarılmış ve bu özellikleri gösteren kişiler Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) tanısıyla değerlendirilmeye başlanmıştır. Bununla beraber çalışmalar OSB tanısının tüm AS’lı olguların ancak bir kısmını kapsadığını ve DSM-5’e göre olguların %25-50’sinin herhangi bir tanı alamadığını bildirmektedir (Smith ve ark. 2015). Bu nedenle DSM-5 AS belirtilerini gösteren pek çok bireyin gerekli eğitsel, terapi ve sosyal destekleri almasını engelleyebileceği için eleştirilmektedir.
Pek çok uzman yeni tanı sistemlerinde yer almadığı için AS ifadesini kullanmamaktadır. Bununla beraber AS’lı bireylerin zekâ geriliği olmayan otizmli bireylere göre daha sosyal olmaları, sözel iletişime daha fazla girmeleri, daha gelişmiş özel ilgi alanlarının bulunması, zekâ düzeylerinin daha yüksek olması, daha geç tanı almaları ve daha fazla oranda bağımsız yaşam sürebildikleri için tanısının korunması gerektiğini düşünen uzmanlar da vardır (Motavalli, Kılınçaslan ve Karakoç 2021).
Asperger Sendromu ile otizm arasında fark var mıdır?
Asperger Bozukluğu ya da AS tanısı bir önceki tanı sınıflama sistemi olan DSM-IV’de otizmin temel belirtilerini gösteren, ancak zekâ geriliği ve konuşma gecikmesi olmayan bireyler için kullanılmıştı. Son tanı sistemi olan DSM-5’e göre AS ayrı bir tanı olmaktan çıkarılmış ve bu özellikleri gösteren kişiler Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) tanısıyla değerlendirilmeye başlanmıştır. Bununla beraber çalışmalar OSB tanısının tüm AS’lı olguların ancak bir kısmını kapsadığını ve DSM-5’e göre olguların % 25-50’sinin herhangi bir tanı alamadığını bildirmektedir (Smith ve ark. 2015). Bu nedenle DSM-IV; AS belirtilerini gösteren pek çok bireyin gerekli eğitsel, terapi ve sosyal destekleri almalarını engelleyebileceği için eleştirilmektedir.
Pek çok uzman yeni tanı sistemlerinde yer almadığı için AS ifadesini kullanmamaktadır. Bununla beraber AS’lı bireylerin zekâ geriliği olmayan otizmli bireylere göre daha sosyal olmaları, sözel iletişime daha fazla girmeleri, daha gelişmiş özel ilgi alanlarının bulunması, zeka düzeylerinin daha yüksek olması, daha geç tanı almaları ve daha fazla oranda bağımsız yaşam sürebildikleri için AS tanısının korunması gerektiğini düşünen uzmanlar da vardır (Motavalli, Kılınçaslan ve Karakoç 2021).
Asperger Sendromunda hangi belirtiler görülür?
AS’lı bireylerde farklı yaşlarda farklı klinik özellikler ön plana çıksa da sosyal iletişimde yetersizlik, takıntılar, rutinlere bağlılık, kısıtlı yüz ifadesi, sözel ifadede tuhaflıklar, özgün motor hareketler ve duyusal uyaranlara aşırı duyarlılık sık görülen belirtilerdir. Şu özellikler AS için uyarıcı olmalıdır:
- Sosyal iletişimde kısıtlılık ya da farklılık
- Konuşmalarının tek taraflı olması, çoğunlukla kendilerini ve ilgi alanlarını içermesi (bunun yerine özellikle kızlarda aşırı çekingenlik ve sınırlı iletişim de olabilir)
- Kendi ve başkalarının duygularını, yüz ifadelerini anlamada zorluk
- Konuşma seslerinde farklılıklar: düz, tiz, düşük ya da yüksek sesli veya robotik konuşma
- Jestler, mimikler, beden dili gibi sözel olmayan dili anlama ve kullanmada yetersizlik
- Bir veya daha fazla özel ilgi alanıyla yoğun ve takıntılı uğraş
- Rutinlerdeki ufak değişikliklerden fazlaca rahatsız olma
- İlgi duydukları alanlarla ilgili bilgileri kolayca ezberleme ve akılda tutma
- Beden hareketlerinde koordinasyon sorunları, beceriksizlik, el yazısıyla ilgili sorunlar
- Duyguları yönetmede güçlük, özellikle yeni ortamlarda ve beklenmeyen durumlarda aşırı kaygı yaşama, bazen öfkeli tepkiler
- Diğerlerinin bakış açısını, niyetini ve duygularını anlamada güçlük
- Kuralcı olma, değişikliklerden hoşlanmama
- Işık, ses, tat ve dokulara aşırı ya da düşük duyarlılık
Dil gelişimleri genellikle vaktindedir ve kelime dağarcıkları geniştir. Dilin kitabi, somut biçimde kullanımında sorun yaşamazlar. Ancak ima, ironi, deyim, atasözü gibi dilin sosyal kullanımında sorunlar görülebilir. AS’lı bireylerin bilişsel düzeyleri normal olmasına rağmen bir kısmı dikkat, organizasyon ve diğer yürütücü işlevlerde yetersizlik gösterebilirler.
Asperger Sendromunun nedenleri nelerdir?
AS’ın nedenleri tam olarak aydınlatılmış değildir. Bununla beraber otizmdeki gibi beynin erken dönemde gelişimi ve hücrelerin düzenlenmesinde farklılıkların ortaya çıktığı bildirilmiştir. Genetik, nörobiyolojik ve çevresel faktörlerin ortak etkisinin gelişimde bu tür bir farklılığa neden olduğu düşünülmektedir.
Sonuç olarak AS genel olarak nörobiyolojik bir durumdur, anne-baba tutumlarının AS gelişiminde etkili olduğu düşünülmemektedir.
Asperger Sendromu tanısı nasıl konulur?
Çocuk ya da ergende psikiyatrik başvuru kimi zaman sosyal gelişimde farklılık, arkadaş ilişkisi kuramama/sürdürememe, takıntılı ilgi alanları gibi AS ile direkt ilişkili sorunlar nedeniyle olur. Bazı aileler ise eşlik eden durumlar (ör: dikkat eksikliği, hiperaktivite, davranış problemleri, kaygı, depresyon, tikler, akran zorbalığı) nedeniyle tedaviye başvurmaktadır.
Erişkinlerin psikiyatriye başvuruları genellikle yalnızlık, sosyal kaygı, depresyon, kişilerarası çatışmalar ve öfke kontrol problemleri, işleriyle ilgili tatminsizlik veya uyumsuzluk, yaşam koşullarıyla ilgili zorluklar, flört ve cinsellikle ilgili problemler nedeniyle olmaktadır. Bu kişilerin aile ve yakınlarıysa çoğunlukla öfke patlamaları, takıntılı, yoğun ve dar ilgi alanları, tekrarlayıcı davranışlar, içe çekilme, depresyon, motive olamama, işleri erteleme, kendine bakım ve organizasyon becerilerinde yetersizlik, toplumda tuhaf hareket etme ya da hukuki sorunlardan yakınmaktadır.
AS tanısından şüphelenilen bir kişide rutin psikiyatrik muayenenin yanı sıra sosyal ve iletişim becerilerinin değerlendirilmesi ve ayrıntılı gelişim öyküsünün alınması son derece önemlidir. Gelişimle ilgili bilgiler mümkünse anne baba veya çocuğun bakımını üslenen diğer kişilerden alınmalıdır. Çocuk okula gidiyorsa ve aile süreci okulla paylaşmak konusunda rahatsızlık hissetmiyorsa öğretmenlerin gözlemleri de istenebilir. Belirtilerinin değerlendirilmesi için bazı standart ölçek ve testler uygulanabilir ve bilişsel özelliklerin değerlendirilmesi için nöropsikolojik testler istenebilir. Ailenin/kişinin benzer şikâyetlerle başka başvuruları varsa oralarda yapılan inceleme ve tedaviler gözden geçirilir. Gerekli görülürse tıbbi değerlendirme yapılır.
AS’lı bireyler tanı ve tedavi için başvurduklarında çoğu zaman başka gelişimsel bozukluklar veya psikiyatrik durumların eşlik ettiğini görürüz. Kliniğe başvuran AS’lı çocuklarda en sık dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu; ergen ve erişkinlerde ise depresyon eşlik etmektedir. Bunların dışında anksiyete bozuklukları, obsesif kompülsif bozukluk, travma ve ilişkili bozukluklar, bipolar bozukluk, okul reddi, psikoz ve şizofreni, beslenme, yeme ve uyku bozuklukları gibi durumların eşlik edip etmediği mutlaka gözden geçirilmelidir.
Asperger Sendromunda nasıl bir tedavi uygulanır?
Asperger Sendromu için tanı kriterlerini karşılayan kişilerin yaklaşık yarısı akademik, sosyal, mesleki ve özel hayatlarında kabul edilebilir bir yaşam sürerler. Bu kişilerin ne kendileri ne de yakınları bir uzmana başvuru ihtiyacı duymazlar. Bu kişilerle daha çok otizm/AS belirtileriyle muayeneye getirilen çocukların aile bireylerinden birisi olarak ya da internet ve çeşitli kaynaklardan bilgi edinerek kendisinde AS belirtilerinin bulunduğunu fark eden bir ergen ya da erişkin olarak karşılaşmaktayız. Bu kişiler tanı değerlendirmesi için başvurduklarında psikososyal uyumları iyiyse ve herhangi bir ek psikiyatrik sorun söz konusu değilse, AS konusunda bilgilendirilip, sorun yaşadıklarında başvurmaları istenebilir.
Çeşitli sorunlar nedeniyle başvuran AS’lı kişilerde tedavi planı, zayıf ve güçlü yönleri birlikte ele alınarak “kişiye özel” oluşturulmalıdır. Uzun süreli psikiyatrik takip son derece önemlidir. Bu şekilde yaşla değişen ihtiyaçlara ve klinik özelliklere göre tedavi içeriği değiştirilebilir.
Asperger Sendromunda en sık kullanılan tedavi yaklaşımları:
- Sosyal Beceri Eğitimi: Özellikle çocuk ve ergenlerin sosyal iletişimin “yazılı olmayan kurallarını” ve “sosyal olarak başarılı kişilerin uyguladığı teknikleri” öğrenmelerini, bunları içselleştirmelerini ve akran ve erişkinlerle iletişimde kullanmalarını sağlayarak arkadaş edinebilmelerini amaçlar. Kliniğimizde bu amaçla uygun çocuk ve ergenlerle bilimsel çalışmalarla etkinliği kanıtlanmış olan “PEERS Sosyal Beceri Eğitimi” uygulanmaktadır.
- Bilişsel davranışçı terapi: Eşlik eden obsesif kompülsif bozukluk, depresyon, kaygı bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu gibi durumlar için uygulanmaktadır.
- Anne baba eğitimi ve yönlendirmesi
- Davranışsal destekler
- Konuşma terapisi
- İş-uğraş terapisi
- Özel eğitim müdahaleleri
- İlaç tedavisi (eşlik eden psikiyatrik durumlar için kullanılır)
Görünürdeki pek çok benzerliğe rağmen AS’lı her birey birbirinden farklıdır. Bu nedenle uygun tedavi ve müdahaleler planlanırken tanıdan ziyade bireyin kendisi, çevresi, tercihleri ve ihtiyaçları merkeze alınmalıdır.
AS’lı kişilerin farklı bir düşünme biçimleri vardır. Bu düşünme biçimleri ve buna eşlik eden ilişki kurma tarzları onların kişilikleriyle iç içe geçmiştir. AS tanılı bireylerin dürüstlük, yüksek adalet duygusu, özgün problem çözme becerileri, ansiklopedik bellek, detaylara dikkatini verebilme, örüntü ve örüntü aksamalarını fark edebilme gibi pek çok güçlü yönleri de vardır. Tedaviyle kastedilen onların güçlü ve değerli özelliklerini de barındıran kişiliklerini ortadan kaldırmak değildir. Tedavinin amacı AS’lı kişilerin yaşamlarında zorluk oluşturan yönleriyle başa çıkmalarına ve ailelerinin onları en iyi nasıl destekleyebileceklerini anlamalarına yardımcı olmaktır. Bu şekilde kendileriyle barışık, karşılaştıkları sorunları çözebilen, yaşama etkin bir şekilde katılabilen bireyler olmaları sağlanabilir.
Çocuk, ergen ve erişkinlikte Asperger Sendromu’nun belirtileri, tanısı, yaşla beraber seyri, günlük yaşamda karşılaşılabilecek sorunlarla baş etme ve tedavisiyle ilgili daha detaylı ve güncel bilgi için “Tanının Ötesinde Asperger ve Otizm” kitabımızı okuyabilirsiniz.
Kaynakça: